Bu kişiler yaşadıkları olayları unutmadıkları gibi yıllardır her gün o geceyi yaşıyorlar. Ne zaman gülmek isteseler de hafızalarının bir yerinde mutlaka onları bu sevinçlerinden mahrum eden olay akıllarına geliyor. 20 yıl önce acısıyla tatlısıyla yaşanan her şeyin 45 saniyede yok olması elbette çok zordur. Ama bunu anlamak için o gecede yaşayan insanlardan olmanız gerekmekte.
Ülkemizde insan hayatı o kadar ucuz ki her ne olursa olsun hemen bir cana kıyılır. İster çocuk olsun, ister kadın olsun, isterse erkek olsun hiç fark etmez bu hayat hepimizin ve geride kalan herkes bu hayatı yaşamanın zorlukları ile hayatını idame ettirmek zorunda bırakılıyor.
Afet gelmeden önce kimse oturduğu yerin çürük olduğunu bilmez, ya da bilmek istemez. Ama bir deprem, bir fırtına, bir sel olduğu zaman anlarız ki bizler aslında çürük evlerde yaşamaya mecbur bırakılmışız.
Şimdiler de yapılan gökyüzü ile neredeyse kucak kucağa yapılar da yaşamak nasıl bir duygudur bilmem ama ben 4 katlı bir binanın 3, kartında oturduğum halde her gece uyumadan ya böyle bir olayla karşılaşırsak nasıl ve nereden çıkış yapabilirim diye düşünüyorum. Burada oturanlar kendi canlarının kıymetini bilmiyorlar.
Ben o gecede tüm hayatını bir anda kaybetmiş insanların hala o gecede yaşadığını bilen ve o kişiyi ne kadar teselli etmek isteseniz de tesellinin fayda vermediğini gören biri olarak 17 Ağustos 1999 yılında canlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet tüm Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.
Görüş Haber Gazetesi
YORUM EKLE