Boş bir sayfa olarak dünyaya gelen insanın zihni, çevrenin etkileşimi ile dolmaktadır. İlk anlardan itibaren dışarıdan gelen uyarı ve etkileşimlerle beyindeki sinirler yardımıyla davranış biçimleri oluşturulmaktadır. Kişi bulunduğu sosyal ortamdan dağarcığında neleri biriktirirse tutum ve davranışları bu birikimlere bağlı olarak şekillenmektedir.
Günümüz dünyasında ideal olan insanların bilişsel, sosyal, bedensel gelişimlerine ket vurmadan kendi gelişim alanlarında gerektiği kadar özgür olabilmeleridir. Bunun için ailelerin, sosyal çevrenin ve de devletin kurumlarında yetkili kişilerin bu konularda gerekli bilgi seviyesi ile donatılmış olmasıdır.
Aile terbiye ediyorum diye çocuğuna yasaklanan şeyleri döverek, sindirerek aşılamaktadır. Öğretmen öğrencilerine gerekli eğitimi sevgiye, ödüle dayalı olarak değil de, korkutma ve sindirme yöntemi ile vermeye çalışmaktadır. Devlet dairelerinde, bürokraside idari görevlerde bulunanlar hiyerarşik olarak kendilerinden aşağıda olanlara küçümseyici tavırlarla yaklaşarak çalışma hayatını sürdürmektedirler.
Devletin en tepesinde olan kişiler, yapmak zorunda oldukları görevleri zavallı halkına bir lütufmuş gibi sunarak: “Bana oy verip beni bu makamda tutmazsanız, başınıza şu, şu, şu gibi felaketler gelir,” gibisinden kalplere korku yükleyerek beyin yıkama eylemlerine başvurmaktadırlar.
Yukarıda yazılan olumsuz tavırlar tüm bireyler için geçerli değildir. Elbette bunların tam tersini, ideal olanı yapanlar da vardır. Ancak bizim toplumumuzda büyük bir çoğunluk bu olumsuz tutumlar içerisinde bulunmaktadır. Böyle bir toplumda bilişsel, bilimsel, sosyal, psikolojik gelişim ne kadar sağlıklı olur? Sizlerin takdirine bırakıyorum. Olanları, yaşananları görebilmek için çevrenize farkındalıklı birkaç bakış atmanız yeterli olacaktır.
Celil Boz (celilboz@yahoo.com)
Eğitimci Sosyolog
06/04/2024