Geleneksel toplumlarda ailede söz sahibi olan erkeğin, aileyi yönetim biçiminin devlet yönetimine uygulanma biçimidir. Dünyada imparatorluklarda kullanıldığı görülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu da bu yönetim biçimini uygulamıştır.
Patrimonyal sistemde yasama, yürütme, yargı gücü hükümdarın elindedir. Bu sistemde kitleler başta bulunan Şef’e itaat etmek zorundadırlar, onların kul olma zorunluluğu vardır. Şef ise kendisine itaat eden tebaayı ayrım gözetmeksizin koruyup kollamakla mükelleftir.
Patrimonyalizmde hükümdarın varlığını sürdürebilmesi, gelecekleri kendisinin garantisi altında olan “patrimonyal bürokratlar” tarafından sağlanmaktadır. Osmanlı devletinde bu görevi özel olarak yetiştirilmiş askerler ve din adamları sağlamakta idi. Patrimonyalizm Osmanlıda olduğu gibi geleneksel birçok imparatorluğun da uyguladığı bir yönetim biçimidir.
Patrimonyalizmde başta bulunan hükümdarın yakın çevresi, ona kulluk eden tebaa devletin bütün olanaklarından en yüksek düzeyde yararlanır. Görev üstlenmede, birinci sırada itaat vardır. İşin ehli olmak, liyakatli olmak çok da önemli değildir. Muktedire itaat ettikten sonra her türlü zenginliğe, her makama ulaşmak baştaki Şef’in sayesinde çok kolaydır. Ancak bu durumun büyük sakıncaları yaşanarak görülmüştür. Hükümdara yakın kişiler, devlet malını paylaşmakta, lüks hayatlar yaşamakta ve zamanla yoksullaşan halktan kopmaktadırlar. Bunun yanında liyakatsiz kişilerin stratejik makamlara getirilmesi ile işler bozulmakta ve de halk arasında huzursuzluk baş göstermektedir.
Bu durumda iktidarda bulunanlar birbirlerine düşmekte, aralarındaki bağ kopmaktadır. Bu aşamadan sonra patrimonyal yönetimin güçlü bir şekilde eski gücüne ulaşması zor olmaktadır. Ondan sonra bu yönetimin karşısına çıkmış olan muhalif güçler mevcut yönetimi yıkarak yeni bir yönetim kurmaktadırlar.
Bu yönetim biçiminden daha kötü bir yönetim biçimi de şu anda Türkiye’de uygulanmakta olan Başkanlık Sistemidir. Patrimonyalizmde Hükümdar tüm tebaanın Hükümdarıdır. Herkes onun iyiliğini, başarılı olmasını ister. Türkiye tipi başkanlık sisteminde ise Başkan bir partinin başkanıdır. Başkan seçildiğinde %50’nin üzerinde bir kitle kendisini desteklemiş taraftar olmuş ise, bir o kadar insan da kendisine muhalif olmuş ve dışlamıştır. Dolayısıyla Başkan da halkın yarısını dışlayarak oraya gelmiştir. Bu karşılıklı dışlanmışlık durumu yönetim ile halk arasında büyük kırgınlıklara neden olmaktadır. Böyle garip bir yönetim sitemi ile ancak böyle bir sonuç elde edilir. Doğru çizgide yanlış yöne giderek, doğru hedefe varılamaz.
Celil Boz (celilboz@yahoo.com)
Eğitimci Sosyolog
26/04/2024