“Coğrafya kaderdir,” dedi İbn-i Haldun. Bu çok doğru. Kader olan bir şey daha var asıl olan, hayatınızı etkileyen, doğduğunuz aile. Birleştirin coğrafya ile doğduğunuz aileyi, kaderiniz tam olarak budur işte.-
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde mi, gelişememiş ülkelerinde mi, yoksa ilkel kabilelerin ortamlarında mı doğdunuz? Bununla kalmıyor, ebeveynleriniz toplumun sosyokültürel ve ekonomik yönden yüksek düzeyde insanlar mı? Yahut her açıdan toplumun alt tabakası insanlarından mı? Bunu insanın doğarken tayin etme gücü yok. Nerede doğduysan ya krallar gibi el üstünde tutulursun; ya da sen, perişan koşullara mahkumsun.
Tüm bunların yanında yetiştiriliş tarzın da ailenin sana sağladığı olanaklar çerçevesinde oluyor. Aldığın kültür sana dayatılan kültür oluyor. İşte bu kaderdir. Küçük yaşta bir kısım çocuklarımıza uygulanan davranış biçimleri içler acısı durumda. Bunun yanında bazı çocuklar da doğumda ebeveynler tarafından terkediliyor. Ya çöp kutusunda ya da cami avlusunda bulunuyor.
Hayvanlar bile canları pahasına yavrularını terk etmeyip onları besleyip büyüttükleri halde, insanoğlu yavrusunu terk ediyor ve de öldürebiliyor. Kimlerin nasıl öldürüldüğünü yazmaya gerek yok, herkes biliyor gerçekleri. Ben, cami avlusunda bulunmuş başkaları tarafından evlatlık olarak büyütülmüş bir çocuğun feryatlarını şiir olarak yazdım. Biraz uzunca ama başka türlü olamazdı.
BİR EVLATLIĞIN FERYATLARI
Dokunmayın dostlar derindir yaram
Anam babam kimdir kimlere soram?
Ağlamak şart oldu, gülmekse haram
Evlatlık olduğumu duyunca anam.
**
Beni doğuracağına taş doğursaydın
Evlatlık vermeyip keşke boğsaydın
Ben senin canınım nasıl yok saydın?
Merhametin yokmuş insafsız anam.
**
Çektiğim dertleri bir bir sunayım
Kendime mi yoksa kime yanayım?
Birkaç güne kadar ben de anayım
Analığı benden gel öğren anam.
**
Bitlerim aklımda bebekliğimden
Haberin olmadı ne çektiğimden
Dertlerin üstüne gül ektiğimden
Ulaştım bugüne duygusuz anam
**
Bebeklik gününden aklımda kalan
El üstü tutuldum söylersem yalan
Yatağım ıpıslak buz gibi yılan
Hem korku hem soğuk bir bilsen anam
**
Çocuklar gülerken bana yasaktı
Anne sıcaklığı benden uzaktı
Oynamak zıplamak bana tuzaktı
Ufak bir yanlışta pat tokat anam
**
Yediğim sopayı sayamadım ki
Anneme sarılıp doyamadım ki
Üvey olduğumu anlamadım ki
Buz gibi çocukluk yaşadım anam
**
Çocuklar böyle yaşar zannettim
Aç susuz, derbeder okula gittim
Yıllarca ezildim tükendim bittim
Bir rüya olsaydı bu gerçek anam
**
Ben çocuk yaşımda çocuk bakardım
Onlar yağ bal yerken bense bakardım
Kanayan gönlüme neşter atardım
Yürek sancıları dinmezdi anam
**
Zengin düğününe giden çok olur
Takılar onlarda kiloyla olur
Garibin düğünü garipçe olur
Garip düğünümde gariptim anam
**
Muhteşem eşim var nasıl diyeyim
Anadan gülmedim eşten güleyim
Yaşam nedir bırak ben de bileyim
Öl desin yoluna ölürüm anam
**
Kimse evladını ele vermesin
Temiz şerefini yola sermesin
Onurla yaşasın yere girmesin
Şeref sana nasip değilmiş anam
**
Ben içimi döktüm ye yiyebilirsen
Diyeceğin varsa de diyebilirsen
Terk ettiğin yerdeyim gel gelebilirsen
Görülecek hesabı görelim anam
**
Ozanım Celil’im estin savurdun
Yufka yürekleri yaktın kavurdun
Toplum yarası bu şahane vurdun
Elde neler varmış duy benim anam
Celil Boz (celilboz@yahoo.com)
Eğitimci Sosyolog
09/09/2024