Siyonist İsrail!
Sen sadece bir devlet değilsin; (gerçi hiçbir zaman devlet olmadın ama) senin adın artık tankların ezdiği çocukların çığlıklarında, gece yarısı yıkılan evlerin taşlarında, çaresizliğin sessizliğinde anılıyor ve anılacak.
Sen bir coğrafyayı işgal etmekle kalmadın; yaşattığın vahşet ile insanlık onurunu da yerle bir ettin.
Ama asıl acı olan ne biliyor musun?
Sadece senin yaptıkların değil…
Senin yaptıklarına göz yumanlar.
Bugün Gazze'de çocuklar susuzluktan, açlıktan, bombalardan ölürken; senin en yakın komşuların olan Arap ülkelerinin yöneticileri, saraylarında lüks içinde oturuyor.
O onursuzlar için Filistin, artık sadece sıradan bir "mesele".
Her cuma günü timsah gözyaşı döküp, cumartesi günü seninle ticari anlaşmalar imzalayan Arap liderleri için, senin attığın füzeler sadece "not alınacak olaylar".
Ey Birleşik Arap Emirlikleri,
Ey Suudi Arabistan,
Ey Mısır, Ürdün, Fas, Bahreyn…
Siz ne zaman bu kadar kalpsiz ve onursuz oldunuz?
Ne zaman Filistin davasını “rahatınızla” takas ettiniz, neye karşı Filistin’i sattınız?
Siyonist İsrail bomba ile, tankla, tüfekle vuruyor;
Siz ise sessizliğinizle vuruyorsunuz!
Ve ikinizin arasında kalan Filistinliler, hangi ölümün daha acı olduğunu anlayamıyor.
Siyonist İsrail, sen elindeki bombayla öldürüyorsun.
Ama Arap ülkelerinin yöneticileri, siz susarak o bombalara ruh katıyorsunuz.
İşte o yüzden suç sadece İsrail’in değil bu suskun dünyanın ve coğrafyanın da alnına kazınmış bir utançtır artık.
Bir gün tarih yazıldığında, çocuklarını toprağa gömen bir annenin haykırışı olacak bu satırlar:
“Beni İsrail öldürmedi, Müslüman kardeşim sattı.”
Ve unutmayın…
İsrail belki tankla gelir,
Ama ihanet içeriden gelir.
Ve içeriden gelen ihanetin adı, bazen zulme karşı sessizlik, bazen de ikiyüzlü diplomasidir.
Bu yüzden bu yazı, sadece Siyonist İsrail’e değil...
Onu durdurabilecek gücü olup da susanlara da yazılmış bir vicdan çağrısıdır.
Ama görünen o ki, çağrılar çoktan karşılıksız kalmış…